Yaklaşık 1 haftalık şehir içi kullanım sonrası hafta sonu yapacağım Sinop turu için ek bir hazırlık yapmadan, sadece rutin günlük kontrolleri yaparak yola çıkıyorum. daha düşük güçte motosikletlerle yaptığım yolculuklar oldu, ama tek seferde 750 km gitmek gibi bir şey yapmamıştım. Fren hidroliği, soğutma sıvısı, yağı, zinciri gibi basit kontrollerden sonra cumartesi sabah 6 da İstanbul'dan marşa basıyorum.
Havanın serin olduğu durumlarda ilk 30 saniye içinde stop edebiliyor, belki motosiklete yeni başlayanlar için stres kaynağı olabilir ama çoğu motosiklette olan bir durumdur bu. Şehir içinde alışık olduğum, devirli bir motosiklet ama uzun yolda uzun süre sabit hızlarda gidildiğinde nasıl olacağı konusunda pek fikrim yoktu.. Devirleri iyi ayarlamak gerekiyor, vites geçiş aralığı çok kısa, debriyaj hissinizin iyi olması gerekiyor, ilk kullandığım gün sanki ilk defa motosiklet kullanıyormuş gibi bir izlenim vermişimdir dışarıdan gören birine. vites geçişleri çok rahat olduğundan yormuyor ve aslında bazı durumlar eğlenceli de olabiliyor vites geçişlerini kısa alması.
Sabah güneşinin yavaş yavaş çıkmaya başlaması ve tüm amatör fotoğrafçılar için muhteşem ışığın belirmesiyle hemen bir iki fotoğraf çekiyorum Pendik sahilde.
Tem otoyolunda yarım saatlik periyorlarda 100, 110,120, 130, 140, 150 km hızlarda sürüyorum, 160 km hızlara rahat çıkabiliyor ama naked bir motosiklet için 130 bence üst limit, rüzgarla boğuşmayı seviyorsanız o ayrı tabii. 150 km hızla giderken soğutma sıvısı tahliye kanalından aktı, pantolonumun sağ bacağı yeşil oldu. yolculuğun daha ilk saatlerinde böyle bir terslik can sıkıcı oldu, ve zaten tüm yolculuk boyunca tek can sıkıcı ayrıntı buydu.
Rampalar, düzlükler, tüneller, virajlar hepsinde çok rahattı, selesi çoğu motosiklete göre rahatsızmış gibi gözükse de beni çok şaşırttı ve neredeyse hiç bir rahatsızlık vermedi. Sinop'a vardığımda o kadar uzun bir mesafeyi tek günde yaptığım için kendimle ayrıca bir görüşme yaptım
Ertesi gün Sinop'u gezerken yağmura yakalanmam ve çok geç kalmamak için kıyafetlerimin kurumasını beklemeden yağmurluğumu ıslak kıyafetlerinin üzerine giyerek yola çıkmam biraz saçmaydı, fazlasıyla üşüdüm ki zaten yazlık ceketle uzun yola çıkmak gibi bir düşünceye neren vardım onuda bilmiyorum. sonuç olarak dönüşte yaklaşık 2 saat kadar yağmurda gittim. Testimiz tam anlamıyla tüm hava koşullarında uygulanıyordu. ve lastiklerin iyi olduğunu bir kez daha anladım ayrıca ABS sisteminin gerekliliğini görmüş oldum yine de bilinçli kullanmak da fayda var.
Yağmurda tek sıkıntı çamurluğun yetersiz kalması ve sırtınıza çamur sıçraması oluyor.
Karabük sınırına girdiğimde yol çalışması vardı ve yaklaşık olarak 20 km çamurlu stabilize yolda kullandım, amortisörler öyle bir yola göre çok sert olduğundan ayak üstü masaj da yaptırmış oldum.
Deponun küçük olması uzun yolda biraz sıkıntı yaratabiliyor onu da not etmekte fayda var.
Sonunda Bolu'dan Tem Otoyoluna bağlanıyorum, günlerden pazar olduğu için trafik yoğun, özellikle Sapanca'dan sonra. ama 130 km hızla sol şeritte giderken arkadan selekktör yaparak hızla yaklaşan arabadan gazı biraz açarak kurtulabiliyorsunuz o yüzden hiç bir risk yaşamadan uzun yol yapılabilir ve neredeyse hiç titreşim olmadan konforlu bir seyahat yapabilirsiniz evet tek silindir ama titreşim yok ben de şaşırmıştım duyduğumda. sadece durduğu zaman ve çok düşük devirlerde titriyor ama o da biraz ''haydi niye duruyoruz gazlayalım'' dercesine bir titreme.
Toplamda 1478 km yol 330 lira benzinle yaklaşık 4.4 yakmış oldu. yani gayet iyi çünkü tam performans kullandım çoğu yerde.
Bence şehir içindeki kullanım kolaylığı, hafifliği dışında uzun yolda da çok başarılı hiç yormayan bir motosiklet.
Fabrika çıkışı lasitikleri metzeller, genelde fabrika çıkışı lastikler önerilmez ve şimdiye kadar kullandığım bütün motosikletlerde bütçem el veriyorsa lastikleri ilk gün değiştirdim ama Duke 390'da buna gerek yol.