anadolu yakasın'da kıyı, köşe...


    Sabah erkenden uyanıp çayımı yudumlarken havanın kapalı olması canımı hiç sıkmadı, yağmurda olsa çamurda olsa gidilecek bir yol vardır nasıl olsa. Sokakta ki kazılar nedeniyle toz içinde kalan motosikletimi temizledikten sonra Maltepe sahilde Doğukan'la buluştuk...
    Gayet sakin bir şekilde Bağdat Caddesini geçerek Kadıköy ve oradan Üsküdar'a vardık. Sahilden aheste aheste devam ettik hatta öyle keyifliydik ki sıkışan trafikte aralara bile girmeye gerek duymadan sakin sakin gidiyorduk...





Birkaç fotoğraftan sonra yolumuza devam ettik, tatlı tatlı şehir içi trafiğinde deniz kokusu eşliğinde suratımızda ki koca gülümsemeyle...
Anadolukavağı'nda bir çay molası verdik, bu esnada hava biraz serinlemişti ve sıcak bir çay iyi gelirdi... 



o sırada doğukan çok güzel bir kare görür ve pası bana atar bana sadece boş kaleye gol atmak kalır tabii stil önemlidir :)

Yola devam etmek gerekiyor, onca balıkçının arasından sıyrılarak Anadolu Feneri'ne doğru devam ediyoruz, tatlı tatlı kıvrılıyoruz virajlardan, yaşamak gibi sürmek, tüm zorluklar geliyor üzerine üzerine ve sen sıyrılıyorsun hepsinden, bazen büyükçe bir çukura girip sarsılıyorsun ya da hiç beklemediğin kadar büyük bir viraja girip savruluyorsun ama devam ediyorsun...






her düzlüğün sonunda zor bir viraj vardır nasıl olsa...
sonunda vardık Anadolu Feneri'ne hedef değildi orası ama insan seviniyor yine de... Elimle gösteriyorum Doğukan'a ''bak işte Rumeli Feneri, geçen günde oradaydım''





Riva'ya doğru hafiften sola yatmaya karar veriyoruz...

Riva'ya varınca biraz buruluyor içimiz, ee ne oldu buraya geldik, bari balık yiyelim hesapta sağlam gelsin ki iyice canımız sıkılsın diyoruz, üstelik bırak ''ayran''ı bira bile içemiyoruz. Neyse acıkmıştık, balıkları yerken fotoğraf çekmek aklımıza dahi gelmedi :)

Hemen yola dönüyoruz tekrar, yollar çok güzel trafik yok, uyuyan köpekler, koşuşturan tavuklar ve tuhaf tuhaf bakan ineklerin arasından geçiyoruz, ara sıra tepeye çıkan taş, toprak yollarla kesişiyorum ama Doğukan'nın tvs'si henüz rodaj döneminde, göz kırpıyorum ve devam ediyorum. Yol boyunca Şile, şile diye söylendim durdum ama ilk bakımı için sabırsızlandı ben de çok yormamak gerektiğini düşündüm bünyeyi daha sonrasında...


Atalar, Maltepe, Kadıköy; Üsküdar, Beylerbeyi, Kanlıca, Anadolukavağı, Anadolufeneri, Riva... 2-3 günlük stresi kaldıracak kadar enerji yüklendik, cumartesi günü bir aksilik olmazsa buluşmak üzere vedalaştık...







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder